Hutbe Ve Hutbe ile ilgili Hususlar
Hutbe Ve Hutbe ile ilgili Hususlar
Hadis No : 2855
Ravi: İbnu Ömer
Tanım: Resulullah (sav) iki hutbe okurdu. Minbere çıkınca otururdu. (Bu esnada müezzin ezan okurdu). Müezzin ezanı bitirince kalkar ve hutbeyi okur, sonra tekrar oturur ve (bu sırada) konuşmazdı. Sonra kalkar (ikinci defa) hutbe okurdu.
Kaynak: Buhari, Cuma 30, 27; Müslim, Cuma 33; Ebu Davud, Salat, 227, (1092); Tirmizi, Salat 363, (506)
Hadis No : 2856
Ravi: İbnu Ömer
Tanım: Nesai’nin rivayetinde: “Resulullah (sav) ayakta iki hutbe verir, bunların arasını (kısa) bir oturuşla ayırırdı” denmiştir.
Kaynak: Nesai, Cuma 33, (3,109)
Hadis No : 2857
Ravi: Ka’b İbnu Ucre
Tanım: Ka’b, mescide girince Abdurrahman İbnu Ümmi’l Hakem’i oturarak hutbe verir görmüş ve derhal müdahele etmiştir: “Şu habise bakın hele! Oturarak hutbe veriyor. Halbuki Cenab-ı Hakk Kitab-ı Mübin’inde (mealen): “Onlar bir ticaret, yahud bir oyun, bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar” (Cuma 11) buyurmuştur.”
Kaynak: Müslim, Cuma 39, (864); Nesai, Cuma 18, (3,102)
Hadis No : 2858
Ravi: Umare İbnu Rüveybe
Tanım: Anlattığına göre, Bişr İbnu Mervan’ı, minberde ellerini kaldırarak hutbe verirken görmüş ve derhal müdahale etmiştir: “Allah şu iki kısa elin belasını versin. Ben Resulullah (sav)’ı gördüm, eliyle şundan fazla kaldırmazdı” dedi ve şehadet parmağıyla işaret etti.
Kaynak: Müslim, Cuma 53, (874); Ebu Davud, Salat 230, (1104); Tirmizi, Salat 371, (515); Nesai, Cuma 29, (3,
Hadis No : 2859
Ravi: Cabir
Tanım: Resulullah (sav) hutbe verdi mi gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi artardı. Sanki bir orduya “Düşmanınız akşama veya sabaha size baskın yapacak!” diye tehlikeyi haber veren komutan gibi (fevkalde ciddi bir eda ile): “Ben size, Kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zamanda peygamber gönderildim” der ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi: “Emmd bad! Bilesiniz, sözlerin en hayırlısı Kitabullah’tır. En güzel yol da Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi de sonradan ihdas edilenlerdir. Her bid’at dalalettir.” Ayrıca, şunları da söylerdi: “Ben her mü’mine kendi nefsinden daha yakınım. Nitekim, kim bir mal bırakırsa bu ailesi içindir. Kim bir borç veya (bakıma muhtaç) horanta bırakırsa bu bana aittir ve benim uzerimedir.”
Kaynak: Müslim, Cuma 43, (867); Nesai, İydeyn 22, (3,188, 189)
Hadis No : 2860
Ravi: İbnu Mes’ud
Tanım: Resulullah (sav) teşehhüd okuyunca şu mealde zikirde, duada bulunuyordu: “Hamd Allah’adır, O’na sığınır, O’ndan mağrifet dileriz. Nefislerimizin şerrinden de O’na sığınırız. Allah kime hidayet verirse onu kimse sapıtamaz, kimi de sapıtırsa onu kimse hidayete götüremez. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve Resulüdür. O’nu hak ile, kıyametten önce müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdi. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim de o ikisine isyan ederse, (bilsin ki) sadece kendisine zarar verir, Allah’a hiçbir zarar veremez.” [Bir rivayette hadise şu ziyadeyi yaptıktan sonra gerisini aynen rivayet etmiştir…. (Cuma günü teşehhüd’den sonra…)]
Kaynak: Ebu Davud, Salat 229, (1097,1098)
Hadis No : 2861
Ravi: Cabir İbnu Semure
Tanım: Resulullah (sav)’ın namazı vasattı, hutbesi de vasattı.
Kaynak: Müslim, Cuma 41, (866); Ebu Davud, Salat 229, (1101); Nesai, Cuma 35, (3,110)
Hadis No : 2862
Ravi: Ebu Vail
Tanım: Ammar bize hitabetmişti. (Konuşmasını) veciz ve beliğ yaptı. Minberden inince: “Ey Ebul-Yakzan beliğ ve veciz konuştun! Keşke biraz daha nefesleseydiniz (uzatsaydınız)!” dedik. Bize şu cevabı verdi: “Ben Resulullah (sav)’ı dinledim, şöyle buyurmuştu: “Kişinin namazının uzunluğu ve hutbesinin kısalığı onun fıkhının (ilminin) alametidir. Öyle ise, hutbeyi kısa tutun, namazı uzun (zira, beyanda sihir var).”
Kaynak: Müslim, Cuma 47, (869); Ebu Davud, Salat 231, (1106)
Hadis No : 2863
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “İçerisinde teşehhüd bulunmayan her hutbe kesik bir el gibidir.”
Kaynak: Tirmizi, Nikah 16, (1106); Ebu Davud, Edeb 22, (4841)
Hadis No : 2864
Ravi:
Tanım: Ebu Davud’un diğer bir rivayetinde: “Allah’a hamd ile başlamayan her kelam kesiktir” denmiştir.
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 21, (4840)
Hadis No : 2865
Ravi: Semüre İbnu Cündüb
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Zikr (yani hutbe) sırasında hazır bulunun, imama yakın olun. Zira kişi, uzaklaşmaya devam ede ede, girse bile cennette de geri kalır.”
Kaynak: Ebu Davud, Salat 232, (1108)
Hadis No : 2866
Ravi: Ebu Rifaa el-Adevi
Tanım: Resulullah (sav)’a geldim. Hutbe veriyordu. Ben: “Ey Allah’ın Resulü! Yabancı ve dinini bilmeyen bir kimseyim, sizden dinimin ne olduğunu soruyorum!” dedim. Bunun üzerine bana yöneldi, hutbesini bırakarak yanıma kadar geldi. Kendisine bir sandalye getirildi. Zannedersem ayakları demirdendi. Üzerine oturdu. Hemen Allah’ın kendisine öğrettiklerinden bana öğretmeye başladı. Sonra tekrar hutbesine dönerek, sonunu tamamladı.
Kaynak: Müslim, Cuma 60, (876); Nesai, Zinet 123, (8,220)
Hadis No : 2867
Ravi: Osman
Tanım: Hz. Osman (ra) hutbelerine çoğu kere şu hususu hatırlatarak başlardı: “İşitin, kulak verin. Zira işiterek, kulak verenle işitmeden kulak verenin sevaptan hissesi birdir.”
Kaynak: Müslim, Cuma 8, (1, 104)
Hadis No : 2868
Ravi: Ebu Hüreyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Cuma günü, imam hutbe okurken, sen (yanıbaşında konuşan) arkadaşına: “Sus!” desen boş laf etmiş olursun.”
Kaynak: Buhari, Cuma 36; Müslim, Cuma 11, (851); Muvatta, Cuma 6, (1, 103); Ebu Davud, Salat 235, (1112); Ti